MİM-AD Seminerleri 22 Mart 2022 saat: 19:00 Damla Acar semineri:
19. YÜZYIL AHŞAP ÇATKILI İSTANBUL KONUTUNDA BİTİRME VE SÜSLEME YAPIM TEKNİKLERİNİN DEĞİŞİMİ
Seminer çevrimiçi olarak Zoom ortamında yapılacaktır. Kayıt için lütfen mimadseminerleri@gmail.com adresine eposta ile adınızı ve eposta adresinizi bildiriniz. Zoom link’i mail ile geri bildirilecektir.
19. Yüzyıl’da İstanbul’da konut olarak kullanılan yapıların büyük bir kısmını ahşap çatkılı yapılar oluşturmaktadır. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren tuğla ya da kerpiç dolgulu ahşap strüktürlü yapılar dolgusuz standart elemanlarla üretilen ahşap çatkılar halini alarak belirgin bir biçimde değişmiştir. Bu değişim sadece taşıyıcı sistemi değil duvar, tavan ve döşeme bitirme ve süsleme yapım tekniklerini de etkilemiştir. Bu seminerde, Osmanlı inşaat defterlerinden, 19. yüzyıl ders kitaplarından ve halen varlığını sürdüren tarihi yapılardan gelen verilerle değişen bitirme yapım tekniklerine ve değişimin nedenlerine odaklanılacaktır.
Dr. Damla Acar, İTÜ Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuş, İTÜ Restorasyon programında Doktora derecesini “19. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul’da Ahşap Yapım Sistemlerinin Değişimi: Gelenekselin Rasyonelleştirilmesi” başlıklı doktora tezi ile almıştır. ICCROM Oslo’da Ahşap Konservasyonu Teknolojileri eğitimi almış, ahşap konservasyonu ve mimari yüzeylerin konservasyonu konularında uzmanlaşmıştır. KORUMA AKADEMİSİ’nin kültürel mirasın korunması alanında “birlikte öğrenme” ve “yaparak öğrenme” felsefesini benimseyerek, nitelikli konservasyon uygulamalarının artması için KORUMA AKADEMİSİ’ne koruma gönüllüsü olarak destek vermektedir.
MİM-AD Seminerleri 22 Şubat 2022 saat: 19:00 İlona Baytar semineri:
SULTAN ABDÜLMECİD-ABDÜLAZİZ VE II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ MOBİLYASI VE ÜSLUPLARI
Seminer Online Zoom ortamındadır. Kayıt için lütfen mimadseminerleri@gmail.com adresine eposta ile adınızı ve eposta adresinizi bildiriniz. Zoom link’i mail ile geri bildirilecektir.
“Sultan Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid Dönemi Mobilyası ve Üslup Özellikleri” başlığını taşıyan bu sunum, Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1839’dan, Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirildiği 1909’a kadar olan dönemi kapsar.
Bu zaman aralığında siyasi, kültürel ve toplumsal açıdan farklı dinamikler etkili olmuş, kimi yönetim merkezi kimi ise konut, konaklama ve ağırlama amacıyla inşa edilen saray, kasır ve köşkler sadece mimarileriyle değil dekorasyonlarında kullanılan mobilyaları ile de Osmanlı toplum yapısındaki değişimin simgesi olmuşlardır.
Seminerde üç sultan kendi tarihsel dönemi içinde değerlendirilerek, dönemsel olarak belirlenen hükümdarlık sembolleri, kullanılan mobilyalar üzerinden tanımlanmaya çalışılacaktır.
DR. İLONA BAYTAR, 1999’da İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünden mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesinde Müzecilik üzerine “Gösteren Gösterilen ve Gören Bağlamında Dolmabahçe Sarayı Sergileme Politikası başlıklı tezi ile Yüksek Lisansını; 2012’de İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde “Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid Dönemlerinde Saray Mobilyasının Üslup Açısından İncelenmesi” başlıklı tezi ile doktorasını tamamladı. Uzun süre Milli Saraylar bünyesinde araştırmacı olarak görev yaptı. Milli Saraylar Meslek Yüksek Okulunda ve Yeni Yüzyıl Üniversitesinde yarı zamanlı Sanat Tarihi ve Uygarlık Tarihi derslerini verdi. 19. yüzyıl mobilyası ve Türk resim sanatı üzerine çalışan Baytar’ın, makalelerinin yanı sıra editörlüğünü yaptığı kitapları ile 19. Yüzyıl Osmanlı Sarayı’nda Bir Valide Sultan Bezm-i Âlem başlıklı kitap çalışması mevcuttur. Baytar, halen TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı İstanbul Çalışma Ofisinde araştırmacı olarak görev yapmaktadır.
MİM-AD Seminerleri 12 Ocak 2022 saat : 19:00 Cenk Berkant semineri:
GEÇ OSMANLI DÖNEMİNDE İTALYAN MİMARLARIN İZMİR’DEKİ ÇALIŞMALARI VE VENEDİK GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ’NDE MİMARLIK EĞİTİMİ ALAN OSMANLI VATANDAŞLARI
Online Zoom ortamındadır. Kayıt için lütfen mimadseminerleri@gmail.com adresine eposta ile adınızı ve eposta adresinizi bildiriniz. Zoom link’i mail ile geri bildirilecektir.
Tanzimat’la birlikte Osmanlı’nın büyük kentlerinde gelişen eğitimli eleman ihtiyacı İtalyan mimar ve mühendisleri de bu kentlere çekmiştir. İtalya’da gerçekleştirdiğimiz doktora tezimize ve post-doktora çalışmalarımıza konu olan kimi yeni mezun, kimi deneyimli, kimi de siyasi göçmen olarak İzmir’e gelen Luigi Storari (1821-1894), Antonio Croci (1823-1884), Stefano Molli (1858-1917), Luigi Rossetti (1876-1949) ve Giulio Mongeri’nin (1873-1953) kentteki işleri sunumumuzun ilk bölümünü oluşturacaktır. İtalya için her zaman önemli bir kent olan İzmir’e 1861’de İtalya Birliği’nin sağlanmasından ardından bir konsolos atanmıştır. 20. yüzyıl başlarında İzmir’deki İtalyan nüfusu 10.000’e ulaşmış ve kentte İtalyan varlığını temsil eden yapılar da dönemin İtalya’sında ulusal üsluplar olarak ön plana çıkan akımlarda inşa edilmişlerdir. Alsancak Katolik Kilisesi olarak bilinen Santissimo Rosario Kilisesi (1904) Luigi Rossetti tarafından Orta Çağ Canlandırmacı Üslupta, İzmir Centrale İtalyan Kız Okulu (1906) ise Stefano Molli tarafından Kral I. Umberto Üslubu olarak da tanınan Rönesans Canlandırmacı Üslup ağırlıklı olarak tasarlanmışlardır. Sunumumuzun ikinci bölümünde ise Venedik Güzel Sanatlar Akademisi arşivinde yaptığımız araştırmalar sonucunda tespit ettiğimiz ve burada mimarlık eğitimi almış, büyük bir çoğunluğu Katolik Ermeni olan Osmanlı tebaasından öğrenciler ile bunların Geç Osmanlı - Erken Cumhuriyet dönemlerindeki işlerinden bahsedeceğiz.
İzmir doğumlu CENK BERKANT lisans eğitimini Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde almıştır. Yüksek lisans eğitimini aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Sanatı Ana Bilim Dalı’nda “Fransız Mimar Raymond Charles Péré’nin İzmir’deki Eserleri” konulu teziyle tamamlamıştır. 2007 yılında İtalya Padova Üniversitesi’nden doktora bursu kazanmış ve aynı üniversitenin Sanat Tarihi Doktora Okulu’nda 19. yüzyılın II. Yarısı ile 20. yüzyıl başlarında İzmir’de faaliyette bulunmuş İtalyan mimarları ele aldığı “Türk-İtalyan Mimarlık İlişkilerinde İzmir Örneği” başlıklı teziyle doktora derecesini 2011 yılında elde etmiştir. Ardından Roma Tor Vergata Üniversitesi Mimarlık Tarihi Kürsüsü’nde Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nda faaliyet göstermiş İsviçreli İtalyan mimarlar üzerine yaptığı post-doktora çalışmasını 2012 yılında tamamlamıştır. 22 Şubat 2013 tarihinden itibaren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü’nde Öğretim Üyesi ve Batı Sanatı Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır.
MİM-AD 21 Aralık seminerinde Dr.Emine Atalay Seçen'in DOLMABAHÇE SARAYI BAHÇELERİNİN 19. YY TASARIM ÖZELLİKLERİ VE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DEĞİŞİMİ başlıklı sunumu olacak
21.12.2021 19:00
katılım linki için mimadseminerleri@gmail.com adresine ad soyadı ve epostanızı bildiriniz.
....
Dolmabahçe Sarayı ve yakın çevresi, konumlandığı tarihsel düzlemin kültürel ve doğal değerlerinin nitelikleri bakımından önem taşıyan “Tarihi ve Kültürel” bir çevredir. Saray, 19. yüzyılın ortalarında, yüksek noktaları askeri yapılarla çevrili olan Dolmabahçe Vadisi’nin kıyıda Bezmi Alem Valide Sultan (Dolmabahçe) Camii’nin sınır oluşturduğu düzlükte; arkasındaki Bayıldım bahçesini de içine alan tepeler ile kıyı arasında gelişim göstermiştir.
İmparatorluğun Reformlar Dönemi’ni yansıtan Dolmabahçe Sarayı ve bahçeleri, Osmanlı-batı kültürünün sentezi olarak ortaya çıkmış, döneminin sosyo-kültürel yaşam biçimini ve açık mekan kurgulanmasını yansıtmıştır. Saray bahçesinin biçimlenişinde ve bitkisel öğelerinin tasarımında, sarayın inşa edildiği dönemdeki sanatsal eğilimler kadar, mekansal kullanımlar, üzerinde bulunduğu topoğrafya, teşkilat düzeni ile yaşam biçimi etkili olmuştur. Sarayın ana kitlesine dik olarak yerleştirilen yüksek duvarlar ile taş babalara monte edilmiş demir parmaklıklar, farklı fonksiyonlara sahip yapıları birbirinden ayırarak bahçelerin de bölümlere ayrılmasına ve dolayısıyla bahçelerinde birbirinden bağımsız olarak tasarlanmasına neden olmuştur. Yapıların üstlendiği fonksiyonlara uygun olarak bahçelerin gerek parter düzenleri gerekse bu parterlerdeki bitkisel düzenlemeler şekillenmiştir. Sarayın bahçeleri, birbirinden farklı sebeplerle, ilk düzenlendikleri plan ve plantasyon özellikleri ile bugüne ulaşamamışlardır.
Bu çalışmanın amacı, sarayın bahçelerinin 19. Yüzyıl tasarım ilkelerinin aktarılmasının yanı sıra bahçelerin geçirmiş olduğu değişimleri aktarmaktır.
Emine Atalay Seçen, Lisans Eğitimini 2000 yılında Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Anabilimdalı’nda tamamladı. 2011 yılında Doktora derecesini “Dolmabahçe Sarayı ve Bayıldım Bahçeleri 19. Yüzyıl Tasarım İlkeleri” başlıklı tezi ile aldı..
MİMAD SEMİNERLERİ 22 Kasım 2021 19:00
Kayıt için lütfen mimadseminerleri@gmail.com adresine eposta yollayarak adınızı ve eposta adresinizi bildiriniz.
KÜLTÜREL MİRASI ŞEHİRLERİN MARKALAŞMASI İLE BİRLİKTE DÜŞÜNMEK: MİRAS ALANLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMASI İÇİN BİR OLANAK
Özgün Özçakır, Hollanda Araştırma Enstitüsü, TED Üniversitesi
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından ekonomik kalkınmanın tetikleyicilerinden biri olarak değerlendirilen turizm, kentsel yerleşimler için vazgeçilmez bir gelir kaynağı olup “kültür turizmi”, toplam turizm gelirlerinin neredeyse yarısını oluşturmaktadır (UNWTO, 2018). Bu nedenle kentsel yerleşimler arasında, daha fazla ziyaretçi çekerek kültür turizminden daha fazla gelir elde etmek amacıyla artan bir rekabet söz konusudur. Bu küresel rekabette, yer pazarlaması ve yer markalaşması stratejileri, şehirleri farklılaştırmada ve kültürel turizm pazarındaki "niş" konumlarını belirlemede rol oynayabilmektedir. Somut ve somut olmayan kültürel mirasın yer markalaşması ve pazarlaması ile birlikte düşünülmesi, şehirlerin kültür turizmi için kendilerini konumlandırılması adına yararlı bir araç olarak öngörülebilmektedir (Barrera Fernandez ve Hernandez-Escampa, 2017)
Yer pazarlama ve markalaşma politikaları doğrultusunda ziyaretçi sayılarının artması ve dolayısıyla turizm gelirlerinin de bu artıştan olumlu etkilenmesi beklenebilmektedir. Ancak, gerekli önlemler alınmadığı takdirde kentsel miras alanlarında “bedavacılık [free-riding]” ve kısır bir turist döngüsüne yol açabilecek aşırı turizm riski de vardır (Russo, 2002; Bonet, 2013; Seraphin ve diğerleri, 2019). Kontrolsüz turizmin olası olumsuz etkileri yakın zamanda Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından tartışılmış ve mevcut risklerle mücadele için ön stratejiler geliştirilmiştir (UNWTO, 2018).
Aşırı turizmin olumsuz etkisinin üstesinden gelmek üzere Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nda da çeşitli hedefler belirlenmiştir. Hedef 11.4. – en genel anlamıyla – kültürel ve doğal mirasın korunması için çabaların teşvik edilmesini belirtmiş, Hedef 8.9 sürdürülebilir turizmin önemini vurgulamıştır. Hedef 12.B. ise istihdam yaratan ve yerel kültürü/ürünleri destekleyerek sürdürülebilir turizmi teşvik eden politikaların uygulanmasının altını çizmiştir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına paralel olarak, miras odaklı yer markalaşma ve pazarlama politikaları ve bu politikaların koruma planlaması ile bütünleşmesi hem kültürel hem de sosyo-ekonomik açıdan kentsel miras alanlarının sürdürülebilir gelişmesi ve korunması için bir fırsat sağlayabilecektir.
Bu sunuş, şehirler arasındaki küresel turizm rekabeti çağında – kültürel mirasın özgün nitelikleri doğrultusunda bir yeri diğerinden ayırt etmedeki etkin rolü göz önüne bulundurularak – kültürel mirasın yer pazarlaması ve markalaşması politikaları ile nasıl bütünleştirileceği konusunu irdelemektedir. Sunuş kapsamında öncelikle, yer markalaşması ve p